DEHB’li ve otizmli çocuklar duyguları nasıl algılar? DEHB ve Otizm nörogelişimsel bir farklılıktır ve başlıca belirtileri genellikle Göz teması eksikliği, konuşma güçlükleri, dikkat eksikliği, akademik öğrenmede zorluk, sınıf ortamına adaptasyonda zorlanma, sosyal iletişim bozukluğu, akran etkileşimi azlığı gibi karakteristik belirtilerin bazıları ya da hepsini gösterebilir.

Yapılan bu çalışmada DEHB’li ve Otizmli çocukların Kızgın, üzgün, mutlu, öfkeli, tiksintili, korkulu gibi yüz ifadelerinin ve duyguların bazılarını anlamada zorluk yaşadığı anlaşılmıştır. Bu durumu yaratan ana sebep ise göz teması eksikliği ya da göz bölgesine yeterli odaklanmama sonucu mimik hareketlerinin kaçırılmasıyla, kişilerin duygularını algılayamama olarak açıklanabilir. (Otizmde göz teması eksikliği çok sık görüldüğünden, DEHB ile ilgili yapılan bu çalışmanın, Otizmli çocukların davranışlarını anlamak için de yararlı olabileceği düşünülmektedir.)

Göz teması eksikliğinin çocuklar üzerindeki etkilerine odaklanan 85 çocuk üzerinde yapılan yeni bir çalışmaya göre(Sonuçları 2024 yılı), DEHB ve Otizm Spektrum Bozukluğu gibi nörogelişimsel farklılıklarla sıklıkla ilişkilendirilen göz teması eksikliği yaşayan çocukların(DEHB, Otizm Spektrum Bozukluğu vb.) bazı yüz ifadelerini tanımlayamadıklarına dair bazı bulgulara rastlandı.

Duygu regülasyonu yani duygu kontrolü ve Duygusal yüz ifadelerini doğru tanımlamanın, zihin kuramı (ZK) algısal bileşenlerini geliştirmek için gerekli olduğu bilindiğinden, DEHB’li ve Otizmli çocuklarda bu ilişkinin değerlendirilmesi önemlidir.

Çalışmaya DEHB tanısı alan 47 çocuk ve 38 sağlıklı birey dahil edildi ve Dinamik yüz görüntüleri ile göz takibi kullanan DEHB’li çocuklar ile sağlıklı çocuklar arasındaki duygusal uyaranların karşılaştırılması yapıldı.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Uzmanlarınca yapılan Çalışmaya göre DEHB’li çocuklar, iğrenme ve öfke gibi yüz ifadelerini tanımada önemli ölçüde daha düşük doğruluk sergilediler. Göz bölgesindeki sabitlenme yüzdesi de kontrol grubuyla karşılaştırıldığında anlamlı derecede düşüktü.

Bu çalışma, DEHB’li çocukların duygusal ipuçlarına yönelik görsel dikkat konusunda eksiklikler yaşadığına dair kanıtlar sunmaktadır. Ayrıca DEHB’li çocuklarda yüzdeki duygu tanıma bozukluklarının, ZK becerilerinden ve temel semptomlardan bağımsız olarak gelişen ayrı bir sosyal biliş alanını temsil ettiği ileri sürülmektedir. DEHB’li bireylerin sosyal zorluklarını anlamak ve tedavi etmek, onların sosyal işlevselliklerini iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), Dikkatsizlik, Hiperaktivite ve Dürtüsellik ile karakterize edilen, sosyal, eğitimsel ve ailesel işlevlerde bozulmalara neden olan nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB’li çocuklar sıklıkla zayıf göz teması, zayıf sosyal ilişkiler ve akran iletişimi kurmada zorluk dahil olmak üzere sosyal yeterlilikte eksiklikler sergilerler. Sosyal bilişsel becerilerdeki bozulmanın, sosyal becerilerdeki eksikliklere ve işlevsellikte bozulmaya katkıda bulunması muhtemeldir. Sosyal biliş, sosyal bilgileri işlemek ve sosyal durumlarda başarıya ulaşmak için farklı bilişsel yeteneklerin kullanıldığı geniş bir alandır.

Duygusal yüz ifadeleri, duyguları iletmek ve başkalarının duygusal durumlarını tanımak için kullanılan sözsüz bir araçtır. Duygusal yüz ifadelerini tanıma, yüz ifadelerine dayalı olarak duygusal durumları tanımlama, ayırt etme ve kategorize etme kapasitesini temsil eder. Bu, akran ilişkileri ve canlı duygusal durumlara yanıt verme gibi sosyal işlevlerde önemli bir rol oynar. Duygusal yüz ifadesinin tanınmasındaki zorluklar, bilişsel bozukluklar, sosyal bilgilerin işlenmesindeki eksiklikler, yüz işleme yeteneklerinin altında yatan beyin sistemlerindeki spesifik değişiklikler veya komorbid(Eşlik eden) durumlar ile ilişkili çeşitli mekanizmalardan kaynaklanabilir.

Duygusal uyaranların tanınması ve yüz ifadelerinin teşhisi, bu ip uçlarına yönelmeye, farketmeye ve dikkati sürdürmeye dayanır. Araştırmacılar DEHB’de dikkatsizliğin, duygusal uyaranlardaki önemli ipuçlarının gözden kaçırılmasına neden olarak duygu tanıma bozukluklarında önemli bir faktör olduğunu ileri sürmektedir. Ancak DEHB’li çocuklarda dikkat eksikliğinin duygusal yüz ifadelerinin algılanmasını etkilediğini öne sürecek yeterli veri yoktur.

Duygu tanımada göz izleme teknolojisi, son yıllarda duygusal uyaranların ve görsel dikkatsizliğin izleme modellerinin incelenmesi için yararlı bilgiler sağlamıştır. Göz izleme sonuçları çocuğun bir görüntüyü incelerken nereye baktığını gösterirken, duygusal yüz ifadelerinin tanınması sonuçları da çocuğun bu bilgiyi nasıl kullandığını gösteriyor.

DEHB’li çocuklarda duygusal yüz ifadesi eksikliklerinin tanınmasını anlamak için, temel ipuçlarına bakıp bakmadıklarını ve ne kadar süreyle baktıklarını belirlemek çok önemlidir. Bu alanda daha önce yapılan sınırlı sayıdaki göz izleme çalışmaları, DEHB’si olan gençlerin görüntüleme modellerindeki önemli ipuçlarına bakma olasılıklarının daha düşük olduğunu ve duyguları tanımanın daha uzun sürdüğünü bildirmiştir.

Zeka Kuramında(ZK); Bilişsel ZK, başkalarının fikirleri ve niyetleriyle ilgili sonuçlarla ilgilidir; Duygusal ZK ise başkalarının duygu ve hisleriyle ilgili çıkarımları ifade eder (Göz hareketlerinden Zihni Okumaya çalışma vs)

Nöral ekanizmaların çift yönlü bir çalışma prensibi olduğu düşünülmektedir yani Duygusal yüz ifadelerinin tanınması, algısal unsurlarının olgunlaşması için de gereklidir. DEHB’de duygu tanıma ve zihin teorisi gibi alanlardaki sosyal bilişsel bozuklukların bağımsız bir anormallik mi yoksa bozukluktaki zihinsel anormalliklere ikincil olarak mı ortaya çıktığını araştırmak önemlidir; çünkü nörobilişsel yetenekler, DEHB’li hastaların sosyal bilişsel görevlerindeki performanslarına katkıda bulunur.

Yüzden duygu tanıma becerisinin geliştirilmesi, DEHB’li çocuklarda sosyal eksikliklerin giderilmesi için nereye müdahale edilmesi gerektiği konusunda yararlı bir rehber olabilir. Duygu tanıma aracı olarak kullanılan göz ve ağız çevresi takibinin eksik olması durumunda, doğru eğitsel müdahalelerle çocukların dikkatini tekrardan yüzün doğru noktalarına yönlendirmek faydalı olabilir. (Konuyla ilgili Otizm nedir? Otizmin Nedenleri, Çeşitleri, Otizmli çocuklarda Eğitim tedavisi ve konuşma)

DEHB’li çocuklar ilköğretim düzeyinde eksiklikler göstermiyorsa ve izleme kalıpları sağlıklı çocuklarınkine benzerse, müdahaleler daha yüksek düzeydeki sosyal bilişsel becerileri (işaret yorumlama, ironi, metafor ve imaları anlama gibi) hedefleyebilir. Bilindiği kadarıyla, DEHB’li çocuklarda dinamik yüz görüntülerini incelemek ve bunların üst düzey sosyal bilişsel süreçler ve semptomlarla ilişkilerini değerlendirmek için göz izleme cihazı kullanan daha önceki hiçbir çalışma yapılmamıştır.

Kontrol grubu ve DEHB’li çocukların karşılaştırıldığı bu çalışmaya göre DEHB’li çocukların öfke ve tiksinti duygularını tanımlamakta zorluk yaşarken diğer duyguları yani mutlu, korkulu, üzgün ve nötr duygusal yüzleri tanımlamakta zorluk yaşamadıkları görüldü.

Bugüne kadar çok az çalışma DEHB’li çocuklarda yüzdeki duygu tanıma sırasındaki görsel dikkat kalıplarını incelemiştir. Bu çalışmanın amacı DEHB’li çocukların dinamik duygusal yüz ifadelerini tanırken temel ipuçlarına dikkat edip etmediklerini ve bunların ZK ve DEHB belirtileriyle ilişkili olup olmadığını anlamaktır.

Araştırma bulguları DEHB’li çocukların olumsuz duygusal yüz ifadelerini tanıma becerilerinde eksiklikler olduğunu ortaya koydu. DEHB’li çocuklar göz teması eksikliğinden kaynaklı, duygu tanıma konusunda yüzdeki ilgi alanlarından biri olan göz bölgesine daha az dikkat ettiler. Yalnızca üzgün yüz ifadelerinin tanınması DEHB belirtileriyle ilişkilendirildi. Yüzdeki ilgi alanlarına dikkat ile DEHB belirtileri arasında herhangi bir ilişki gözlenmedi.

Bu çalışma, DEHB’li çocukların duygu ipuçlarına görsel katılım konusunda eksikliklere sahip olduğuna dair kanıt sunmaktadır. Ancak DEHB’li çocuklarda yüzdeki duygu tanıma bozukluklarının temel semptomlarından bağımsız olarak gelişen ayrı bir sosyal biliş alanı olduğunu da öne sürüyor.

DEHB hastalarında yüzdeki duygu tanımayı araştıran çalışmalarda çoğunlukla eksiklikler rapor edilmiştir. Bunlar en sık korku yüz ifadesinde gözlemlendi. Bununla birlikte, çalışmalar DEHB’li bireylerde kızgın, üzgün, mutlu, tiksinmiş ve nötr yüz ifadelerinin tanınmasında da eksiklikler olduğunu bildirmiştir .

DEHB’li çocuk ve yetişkinlerde duygu tanıma performansını değerlendirmek için dinamik yüz ifadelerini kullanan yalnızca sınırlı sayıda çalışma vardır ve bunlar çelişkili bulgular bildirmiştir. Schwenck ve ark. yetişkinlerde yapılan bir çalışmada korkulu ve üzgün yüz ifadelerinin tanınmasında eksiklikler bildirilirken, yüzdeki duygu tanımada herhangi bir eksiklik bulunmadı.

Yüzden duygu tanımanın, kullanılan değerlendirme aracından, yaştan, eşlik eden hastalıklardan ve ilaç kullanımından etkilendiği gösterilmiştir. Bu çalışmaya katılan DEHB grubunun DEHB tanısının yeni konmuş olması, tedaviye henüz başlamamış olması, ilaç kullanmaması, ilkokul çağındaki çocukların çalışmaya dahil edilmiş olması ve spesifik öğrenme güçlüğü, davranış bozukluğu gibi duygu tanımayı etkileyecek bozuklukların olmasının dışlanması, saf DEHB ya da Otizmli çocukları(İlgili Otizmin Bebeklerde Ay Ay periyodik gözlemleri) ilgilendiren grupta, yüzdeki duygu tanıma eksikliklerinin etkisini ortaya koyması açısından önemlidir. Bu çalışmada kızgın ve tiksinmiş yüz ifadelerini tanımada bir eksiklik gözlenmiştir. Tehdit edici duyguları tanıyamamak, sosyal öğrenmede önemli sorunlara neden olabilir.

ZK’nın insan yüzünün algısal işlenmesi yoluyla geliştiği düşünülmektedir. Yüz oldukça anlamlıdır çünkü içsel biyolojik durumları (mutluluk, korku ve kaygı gibi) ifade eden ve başkalarının uygun atıflar yapmak için kullanabileceği çeşitli ayırt edici ipuçları yayar. Çalışmalar, yüzün göz bölgesine odaklanmamanın duyguların daha zayıf tanınmasına yol açtığını göstermiştir. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, DEHB’li bireylerin insan yüzünün göz bölgesine daha az dikkat ettiğini buldu.

DEHB’li çocuklar ve genç yetişkinlerde “yüz duygu tanıma açısından” yüzün diğer kısımlarından (ağız gibi) daha fazla bilgi aldıkları düşünülmektedir. Bu çalışmada DEHB grubunun korku dışındaki tüm görüntülerde yüzün göz bölgesini daha az gördüğü bulunmuştur. Ancak yalnızca öfke ve tiksinti içeren yüz ifadeleri daha az tanınıyordu. DEHB grubunda yüzün ağız bölgesinin duygu ifadeleri açısından incelenme oranı kontrol grubuyla benzerdi. DEHB’li bireyler duyguları tanırken yüzün diğer bölgelerini kullanarak telafi edici mekanizmaları harekete geçirebilirler. Duygusal algı sırasında öfke ve tiksinti gibi daha karmaşık duyguları ayırt etmek için daha fazla bilişsel stratejiye ihtiyaç vardır.

Öfke ve tiksinti gibi duygusal yüz ifadelerinin tanınmaması, yüzün göz bölgesine yetersiz bakışla açıklanabilir. Ayrıca bilişsel becerilerdeki eksiklikler bu duyguların tanınmasındaki zorluklarla ilişkili olabilir. Ancak bu çalışmada DEHB grubunda diğer duyguların değil, yalnızca tiksinme ve bilişsel becerilerinin pozitif yönde ilişkili olduğunun kabul edilmesi, bu iki sosyal biliş becerisinin farklı alanlardaki eksikliklerine işaret ediyor olabilir.

Araştırmalar dikkatsizlik ve dürtüselliğin DEHB’li çocuklarda duygu tanıma bozukluklarına yol açtığını göstermektedir. DEHB’li çocukların sadece duyguları tanımakta zorluk yaşamadıkları, aynı zamanda dikkat sorunlarının bağlamsal bilgilere dayalı olarak duygu tanımayı da etkilediği öne sürülmüştür. Öte yandan, DEHB’nin hiperaktif/dürtüsel alt tipine sahip çocukların, duygusal yüz ifadelerini tanımada kontrollere göre daha fazla hata yaptıkları rapor edilmiştir.

DEHB’li çocuklarda normalden daha fazla olumsuz deneyim yaşama ihtimali vardır ve bunlar karşısında daha güçlü duygusal tepkiler hissederler ve sergilerler . Yani DEHB şiddeti yüksek olan çocukların üzücü olaylarla karşılaşma olasılıklarının daha yüksek olduğu ve bu duyguyu tanıma konusunda daha iyi oldukları ileri sürülebilir. Dolayısıyla üzgün yüz ifadelerini diğer yüz ifadelerinden daha iyi anlayabilecekleri düşünülmüştür.

Bu nedenle müdahaleler sırasında DEHB’li çocukların dikkatini yüz bölgelerine odaklamak yararlı olabilir. DEHB’li çocuklara yönelik sosyal biliş müdahaleleri, bilişsel becerilerini geliştirerek sosyal sorunları azaltabilir. Gelecekteki araştırmalar, bu müdahalelerin DEHB’li çocukların sosyal sorunlarına yardımcı olup olamayacağını araştırmalıdır.

Bu çalışmanın belirli güçlü yönleri arasında, dinamik duygusal yüz ifadelerinin kullanıldığı yüksek ekolojik geçerliliği olan bir yöntemin kullanılması ve göz izleme teknolojisinin Zihin Kuramı ölçümüyle birleşimi yer almaktadır. Diğer güçlü yönler, diğer çalışmaların aksine, duygusal yüz tanımada zorluklara neden olabilecek spesifik öğrenme güçlüğü, anksiyete, şizofreni vb gibi bağlı olabilecek durumların dışlanması ve sadece DEHB’li bireylerin seçilmesidir. Farklılığın etkisini gözlemlemek amacıyla ilaç alınmamıştır.

Ancak sonuçların araştırmanın sınırlılıkları ışığında da yorumlanması gerekmektedir. Özellikle örneklem büyüklüğünün küçük olması istatistiksel gücünü sınırladı. DEHB alt tiplerinin eşit dağılmaması da sonuçları etkilemiş olabilir. DEHB’de eşlik eden bozuklukların yüksek prevalansı ve gelişimsel yollardaki heterojenlik nedeniyle artık daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Ayrıca bu çalışma DEHB’li çocukları kapsadığından ergen ve yetişkinlerde geçerliliği sınırlıdır.

Gerçek hayattaki etkileşimlerdeki duyguları doğru bir şekilde tanımlamak, gösterilen sosyal ipuçlarına bağlıdır. Duygusal bir yüz ifadesinin görüntülendiği bağlamın, göz bakışı kalıplarını etkilediği gösterilmiştir. Gelecek araştırmalarda göz izleme yöntemi kullanılarak sosyal durumlarda yüzün ilgi alanlarında bir eksiklik olup olmadığı ve sosyal bilişle ilişkisi araştırılmalıdır.

DEHB’li bireylerde duygu tanıma güçlüklerine ilişkin çalışmalar genellikle yüzdeki duygu tanıma ve ZK gibi sıcak bilişlere odaklanmıştır. Yüz tanıma süreçleri aynı zamanda hafıza ve hatırlama gibi duygusal içerikle ilgisi olmayan nöropsikolojik yönlerle de ilişkilidir. Gelecekteki çalışmalar, DEHB’li bireylerde yüzdeki duygu tanımadaki eksiklikler ile diğer bilişsel bozukluklar arasındaki ilişkiyi yararlı bir şekilde araştırabilir. Elektrofizyolojik çalışmalar, yüz ifadelerinin tanınmasında hangi algısal aşamaların rol oynadığını göstererek bu konuya ışık tutabilir.

Bu çalışma, DEHB’li çocukların duygu ipuçlarına yönelik görsel dikkat konusunda eksiklikler yaşadıklarına dair kanıtlar sunmaktadır. Ancak DEHB’li çocuklarda yüzdeki duygu tanıma bozukluklarının temel semptomlarından bağımsız olarak gelişen ayrı bir sosyal biliş alanı olduğunu da öne sürüyor. Etkileşimde bulunduğumuz kişilerin duygularını doğru algılayabilmemiz, sosyal davranışların etkili bir şekilde düzenlenmesi için oldukça önemlidir.

DEHB’li bireylerin sosyal zorluklarını anlamak ve tedavi etmek onların sosyal işlevselliklerini geliştirebilir. Sosyal bilişteki bozuklukların etkilerini değerlendiren daha fazla katılımcıyla yapılacak ileri çalışmalar, DEHB’li bireylerde yüzdeki duygu tanıma bozuklukları hakkında önemli bilgiler sağlayacaktır.

DEHB ve Otizmi özellikle ilgilendiren göz teması eksikliğine bağlı olarak göz çevresinde oluşan mimiklerin ve hareketlerin kaçırılmasıyla birlikte ortaya çıkan duyguları anlamada güçlük; doğru tanımlanabilirse öğrenim yöntemlerinde doğru geliştirmeler yapılabilir.

Göz teması eksikliğinin anlaşılmasıyla özellikle; DEHB’li çocukların gelişimleri, Atipik otizm nedir? Belirtileri, nedenleri, atipik konuşma, beslenme, tedavi ve test gibi hafif otizm alanlarında ve Otizm teşhisi konmuş bir çocuğun 4 yaşından sonra konuşmayı öğrenmesi mümkün mü? gibi otizmde konuşmayı ilgilendiren konularda daha verimli çalışmalar yapılması olasıdır.

KAYNAK

https://dataverse.harvard.edu/dataset.xhtml?persistentId=doi:10.7910/DVN/BCJ98G#

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC10852339/

Otizm

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir